top of page

Prof. Dr. Selçuk Aslan yazdı.."Gençlerin Gurbeti Yeniden Keşfi.."


Gençlerin Almanya’yı- Gurbeti Yeniden Keşfi…


Gazi Üniversitesi Hastanesi Psikiatri Anabilimdalı öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Selçuk Aslan'a, günümüzde çok tartışılan, hem çok kıvanç duyduğumuz, hem de aslında bu güzel, başarılı beyinleri kaybettiğimiz için de üzüntü duyduğumuz ve karışık duygular yaşadığımız bir konuyu gündeme getirdiği için çok teşekkür ediyoruz.

Bu vesile ile tüm eğitim gören, eğitime gönül ve destek veren, var gücüyle bu ülke için çalışan tüm doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayram"ını kutluyorum.

GENÇLERİN GURBETİ YENİDEN KEŞFİ



Son beş yıldır giderek artan bir şekilde üst sınıfın çocukları, orta üst sınıfın çocukları, imkan bulan ailelerin çocukları Türkiye’den Avrupa ülkelerine, Kuzey Amerika’ya, Kanada’ya okumak üzere gidiyorlar. Lisans eğitimi lisansüstü eğitimini bu ülkelerde alıyorlar ve 2017’den itibaren bu sayının giderek arttığını istatistiklerle biliyoruz.

Buna beyin göçü diyebiliriz.


Çünkü çoğunlukla entellektüel, birikimli, varlıklı, daha çalışkan, daha çaba gösteren ve iyi eğitimi olan, belli bir beceri ve zeka kapasitesinin üzerinde olan öğrencilerin gittiğini gözlemliyorum.

Buradaki İroni şu.. 1960’larda hiçbir vasfı olmayan eğitimi olmayan köylerden kasabalardan Türklerin Almanya’ya işçi olarak, emek işçisi olarak gittiği yıllardı. Gurbeti yaşadılar, Vatan hasretini yaşadılar, sömürüldüler ve parçalanmış aileler oluştu. Çocuklar orada ikinci, üçüncü jenerasyon oldu.

Şimdi ise bu kez yine aslında emekçi olmak için, mühendis, bilgisayar mühendisi, doktor, yazılımcı ve eğitimli gençleri gittiğini görüyoruz ve çoğunlukla da orada mühendis gençlerimizin firmalarda endüstride yer bulduğunu, iyi pozisyonlar için rekabet ettiğini çok çalıştığını kendini ispatlamak için mücadele ettiğini görüyoruz. Yine benzer bir şekilde bir emekçi ama bu kez beyaz yakalı emekçiler halinde Avrupa’da lar ve Amerika’dalar.
Bu genel girişten sonra benim özellikle anlatmak istediğim şey şu.. Türkiye’de belli bir konfor zonu içinde yaşayan iyi okullarda okuyan, İstanbul’un, Ankara’nın orta üstü gelir düzeyinden çocuklar burada ailelere her türlü onlara desteği sağlarken birdenbire yurtdışına gittiklerinde yaşadıkları psikoloji "sudan çıkmış balığa dönmek" gibi oluyor.. Burada sosyal ve popüler iken, gittiği yerde yalnız geçirdiği yıllar ve zaruri ihtiyaçlarını bile herşeyini kendisi karşılamak zorunda kalıyor, zorlayıcı bir öğrencilik hayatı içine tekrar girdiklerini görüyoruz.

Birçok genç bunalıma giriyor sıkıntı yaşıyor, yoğun anksiyete yaşayanlar, yoğun depresyon yaşayanlar oluyor ve ülkeye tekrar geri gelenler olabiliyor. Bu geri dönüş bir kavgayı mücadeleyi kaybediş gibi olabiliyor. 
Malumunuz memleketin gençlere gelecek vaadetmeyen yeni yapısı ve kariyer iş olanaklarının daralması ise bu göçün en büyük nedeni.

İşte "Gurbet hastalığı ya da homesick" denen hastalığı hepiniz hatırlarsınız. Bir nevi depresyon hali, -ama bu kez biraz daha farklı- , buradaki sosyal desteği kaybettiğinde yalnız olmayı alışmamış sürekli aile çerçevesi içinde yaşamış kişilerin tahmin etmedikleri ölçüde bir depresyon sürecine girdiklerini görüyoruz.

Bunun en önemli nedeni burada alışılan konfor alanından çıkmaları ve tek başına kendi ayakları uzerinde durmakta zorlanmaları gibi görünüyor.

Diger bir etken ise sosyal çevrenin kaybedilmesi ve popüler olma şansını kaybetmeleri. Gidilen yerde daha sıradan ve önemsiz biri olarak muamele görmeleri gençleri bir derece sarsıyor ve kötü hissetme sürecine taşıyabilir.

Sağlıcakla kalın.


Prof. Dr. Selçuk Aslan, Psikiyatri Profesörü ve Bilişsel Davranışçı Psikoterapist.

262 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Коментарі


Yazı: Blog2 Post
bottom of page